Logo
Çalışma Raporları
  • Raporlar
TÜRKİYE GÖÇ VE İNSAN HAREKETLİLİKLERİ YILLIĞI
Doğru bilginin boşluğu ancak ön yargı ve çarpıtılmış haberler ile doldurulur. Göç ve insan hareketliliklerine dair konular Türkiye tarihinde hiç olmadığı kadar tartışmaların odağına oturmuşken bu konudaki bilgi kirliliği de bir o kadar yaygın görünmektedir. Bir taraftan ülkedeki sığınmacı ve zorunlu göçmenlere dair tartışmalar, diğer taraftan düzensiz hareketlilikler ile ilgili asılsız ve mesnetsiz spekülatif bilgiler kamuoyunun önüne çıkarken, gerçeklerin yerine ortaya çıkan boşluklar basit biçimde siyasetin malzemesine dönüşmektedir. Oysaki Türkiye’nin ihtiyacı olan artan göç ve insan hareketliklerini serinkanlı ve bilimsel veriler ışığında analiz ederek tartışmak ve buradan hareketle doğru politika ve uygulamalar üretmektir. Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı göç ve insan hareketlilikleri ile ilgili konular ne ilk ne de son olacaktır. Ayrıca hem Türkiye’nin geçmiş tarihinde hem de dünyanın diğer bölgelerinde yaşanmış benzer durumların olduğu açık bir şekilde görülmektedir. Ancak bilgi çağı olarak isimlendirilen içinde yaşadığımız çağ, aynı zamanda bilginin kolayca manipüle edildiği ve çarpıtıldığı bir döneme de işaret etmektedir. Bu açıdan doğru ve güvenilir kaynaklara dayalı olarak üretilmiş bilginin yerini hiçbir şey tutamaz. Bu yıllık Türkiye’nin göç ve insan hareketliliklerine dair ihtiyaç duyulan bilgi boşluğunu doldurmak amacıyla hazırlanmıştır.
Yazar: Doç. Dr. Ali Zafer SAĞIROĞLU

DOI:
TÜRKİYE’YE YÖNELİK AFGANİSTAN GÖÇÜ’NE YERELDEN BAKMAK: VAN SAHA ARAŞTIRMASI ÇALIŞMA RAPORU
Bu çalışma Türkiye’ye yönelik Afganistan göçünü, yerel aktörlerin görüşleri doğrultusunda gözlemlemek amacındadır. Çalışma kapsamında Van şehir merkezi, ilçeleri ve sınır köylerinde farklı zamanlarda saha çalışmaları yapılmış, göç sürecine yerelden bakılmaya çalışılmıştır. Türkiye’ye yönelik Afganistan göçü yaklaşık yarım asırlık bir hafızaya sahip olmasına rağmen özellikle Temmuz 2021’de yoğunlaşan göç süreci uzun bir süre gündemde kalmıştır. Söz konusu dönemde göç meselesi çoğunlukla Türkiye’ye giriş yapan göçmenlerin sayısı, erkek yoğunluklu kitlesi ve sınır güvenliği eksenli tartışmalarla ele alınmıştır. Göçün kaynağı olarak Afganistan, Türkiye’ye yönelik Afganistan göçünün geçmişi ve göçmenlerin Türkiye’ye giriş yaptığı Van’daki yerel aktörlerin görüşleri ise göz ardı edilmiştir. Çalışma kapsamında yürütülen saha araştırmalarında; yerel halktan bölgede bulunan sivil toplum kuruluşlarına, göçle ilgilenen kamu kurumlarından göç alanında çalışan akademisyenlere, yerel ve uluslararası gazetecilerden bizzat Afganistanlı göçmenlere kadar çok yönlü görüşmeler gerçekleştirilerek göçe ilişkin gözlemler ortaya konmuştur.
Yazar: Hakan Ünay

DOI:
GÖÇ OLGUSU VE EĞİTİM PARADİGMASI ÇALIŞMA RAPORU
Göçler çağından önemli bir göç güzergahı olarak değerlendirebileceğimiz Türkiye’de göçle ilgili gerekli farkındalığa sahip fertlerin yetiştirilmesi, kültürel duyarlılık, kültürleri tanıma, saygı gösterme, iletişim kurma, meselelere daha evrensel bakabilme gibi becerilere bağlıdır. Toplumun hem özeti hem de mimarı olan okullardan ve dolayısıyla eğitim sistemlerinden bu noktada birtakım duyarlılıklar geliştirmesi beklenmektedir. Bu doğrultuda bu çalışmada yapılan tahlil ve tespitler ışığında bazı öneriler sunulmuştur. Bu önerilerde eğitimin temel unsurlarında göçe duyarlılığın nasıl geliştirilebileceği ele alınırken; açıklık, çoğulculuk, uluslararası bilinç, katılım, içerme, esneklik, kültürel duyarlılık, temsil ve aidiyet gibi kavramlar çerçevesinde yeni bir eğitim paradigması için ilkeler inşa edilmeye çalışılmıştır. Eğitim yönetimine, müfradata ve yetiştirilmek istenen insan niteliklerine ilişkin öneriler ile göçe duyarlı bir eğitim paradigmasının mahiyeti tasvir edilmeye çalışılmıştır.
Yazar: Cihan Kocabaş & Yusuf Alpaydın

DOI:
HİNDİSTAN VATANDAŞLIK YASASI DEĞİŞİKLİĞİ (CAA)’NIN HİNDU MİLLİYETÇİLİĞİ, İSLAMOFOBİ/İSLAM KARŞITLIĞI VE ULUSLARARASI HUKUK BAĞLAMINDA İNCELENMESİ

Hindistan ne yazık ki son zamanlarda çeşitli tartışmalı olaylarla dünya gündeminde adından oldukça sık söz ettirmektedir. Bu tartışmalı olaylardan bazıları Hindu Milliyetçiliğinin yükselişi, Müslümanların ötekileştirilmesi ve damgalanması, Keşmir’in statüsünün değiştirilmesi, dini ayrımcılık yaratan Vatandaşlık Yasası Değişikliği (CAA) ve buna karşı gerçekleşen protestolardır. Ayrıca siyasi liderler tarafından kullanılan İslamofobik söylemler, Hindistan Halk Partisi’nin (BJP) fanatik Hindu destekçiler tarafından geleneksel ve sosyal medya aracılığıyla yaydıkları yanıltıcı ve Müslüman karşıtı içerikler de bu tartışmalı olayların yaşanamsına zemin hazırlamaktadır. Öte yandan ülkedeki Müslüman karşıtı söylemler ve olaylar 2014’te BJP hükümetinin iktidara gelmesiyle başlamış gibi gözükse de aslında bunun kökeni daha eski tarihlere dayanmaktadır. Bu çalışma kapsamında CAA iki bölüm altında analiz edilmiştir. Bu bağlamda raporun ilk kısmında, CAA’i ortaya çıkaran siyasi ve ideolojik arka plan ele alınmıştır. İkinci kısmında ise uluslararası hukuk tarafından çizilen sınırlar çerçevesinde CAA’nın uluslararası hukuka uygunluğu tartışılmıştır.

   
Yazar: Ayşenur Aygül & Mobassera Jahan Fatima

DOI:
GEÇİCİ KORUMA REJİMLERİ VE KALICILIĞA GEÇİŞ
Bu çalışma raporu özel olarak Türkiye’de ve genel anlamıyla uluslararası mülteci rejiminde geçici korumanın sonlandırılmasına ve geçicilikten kalıcılığa geçişte entegrasyonun hukuki boyutuna odaklanmaktadır. Çalışmada öncelikle uluslararası mülteci rejiminde geçici korumanın nasıl ele alındığı incelenerek, özellikle geçici koruma statüsünün sonlandırılması ve kalıcı çözümlere erişimin sağlanmasına yönelik tartışmalara değinilmiştir. Çalışmanın ikinci kısmında Türkiye’deki mevzuat üzerinden Suriyeli mültecilere uygulanan geçici koruma rejimi, geçici korumanın hangi koşullarda sonlandırılacağı ve geçici koruma sonrası hangi politikaların öngörüldüğü/öngörülmediği üzerinde durulmuştur. Üçüncü kısımda ise farklı mevzuatlardan örnekler ile mültecilerin bulundukları ülkelerde kalıcı hukuki statülere erişimleri incelenmiş ve sonuç bölümünde bu tartışmalar ışığında bir değerlendirme ortaya konularak Türkiye’deki Suriyelilerin geleceği açısından önerilerde bulunulmuştur.
DÜZENSİZ GÖÇMENLERİN SINIRI GEÇME DENEYİMLERİ VE KARARLILIKLARININ ANALİZİ: PAZARKULE SINIR KAPISI ÖRNEĞİ
Yıllardır transit ve hedef ülke olarak uluslararası göçün odağında yer alan Türkiye, özellikle Suriye İç Savaşı’nın etkisiyle 10 yıldır yoğun bir göç akını ile karşı karşıyadır. Bu süreçte bir taraftan göçün etki ettiği alanlara ilişkin politikalar üretilmeye çalışılırken diğer taraftan terör faaliyetlerine karşı ulusal ve bölgesel güvenliğini sağlamak adına Suriye’de birçok sınır ötesi operasyon düzenlemiştir. Son yıllarda özellikle İdlib, diğer küresel ve bölgesel aktörler gibi Türkiye’nin de odak noktası olmuş ve operasyonlar bu bölgede yoğunlaşmıştır. Güvenlik temelli tehditlerin yanında çatışmaların etkisiyle İdlib nüfusunun 3,5 milyona ulaşması ve dolayısıyla Türkiye’ye yönelik olası yeni göç dalgası da şehrin Türkiye için öneminin göstergesidir.