- Göç Araştırmaları Vakfı -
- 9 Ağustos 2024
5 Ağustos’ta AKP genel merkezinde düzenlenen İnsan Hakları Eğitim Programı’nda konuşan İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Türkiye’de kayıtlı 3 Milyon 103 bin Suriyelinin 729 bininin “adresinde bulunmadığını” açıkladı. Beyan ettiği adreste bulunmayan 729 bin Suriyeliye adreslerini güncellemeleri için önce 90 gün, ardından 2 ay daha süre verdiklerini söyledi. Bu kişilere adreslerini güncellemeleri için Türkçe, İngilizce ve Arapça uyarılar gönderdiklerini belirtti.
Bu açıklama, Suriyelilere ilişkin veriler açısından bir ilk niteliği taşıyor.
Türkiye’deki Suriyelilerin ücretsiz eğitim ve sağlık hizmetlerinden yararlanabilmesi için, kayıtlı bulundukları ikametgah adresinde yaşamaları gerekiyor.
‘Adresini güncellemeyen 396 bin 738 Suriyeli kaldı’
Adres güncellemesi yapmayan Suriyelilerin akıbetine ilişkin eleştiriler getirilmesi üzerine Bakan Yerlikaya güncel verileri yeniden paylaştı.
14 Ağustos’a Sabah Gazetesi’nin sorularını yanıtlayan Yerlikaya, Türkiye’deki tüm yabancıların adres tahkikatlarını yaptırdıklarını belirterek, “Tek tek sayıyoruz. Türkiye’de net ne olduğunu biliyoruz” dedi. 3 milyon 103 bin 606 Suriyeliden 731 bin 146’sının adres bilgilerinin güncel olmadığını tespit ettiklerini söyleyen Yerlikaya, “Onlara 90 gün süre verdik. Arapça ve Türkçe mesaj gönderdik, ‘Adresinizi güncelleyin’ dedik. 203 bin 978 Suriyeli adresini güncelledi. 130 bin 430’u da randevu aldı. Geriye 396 bin 738 kaldı” dedi.
Şimdiye kadar adres bilgilerini güncellemeyenler için 14 günlük süre kaldığını hatırlatarak, “Süre bittiğinde 60 günlük ikinci dönem başlıyor. Kendilerine tekraren çağrı göndereceğiz. Ve ardından kamu hizmeti sunumunu askıya alacağız” ifadelerini kullandı.
Adreslerini güncellemezlerse ne olacak?
Peki, 729 bin kişi adresini güncellemek için başvurmazsa ne olacak? BBC Türkçe’nin bir hükümet yetkilisinden edindiği bilgiye göre, bahsedilen 729 bin Suriyelinin kaydı henüz “pasife” alınmadı. Ancak kendilerine tanınan süre içerisinde adresini güncellemeyenlerin kaydı sistemden düşebilir. Bu da Türkiye’de geçici koruma statüsünde bulunan toplam Suriyelilerin resmi sayısının düşmesine yol açabilir.
Ankara Üniversitesi Mülkiye Göç Araştırmaları Merkezi Direktörü Prof. Dr. M. Murat Erdoğan, bu ihtimali şöyle açıklıyor:
“Göç İdaresi, Türkiye’deki Suriyeliler konusunda entegre bir sisteme sahip. Eğer bir Suriyelinin eğitim, sağlık, çalışma vb alanda hareketliği yok ya da çağrıya rağmen kaydını güncellememişse, hesabı pasife alınıyor. Dolayısıyla o kişiler kayıt güncellenmesi yapılıncaya kadar Suriyeli sayısından düşülüyor. Hesapları pasife alınanların güncelleme yapmaması halinde ise Türkiye’den ayrıldığı değerlendiriliyor.”
“Daha önce de bir gecede Suriyelilerin sayısı 200 bin azalmıştı. Bu sayıların neden düştüğünü sorduğumuzda, hiçbir hareketlilik görülmeyen hesapların pasife alınmasından kaynaklandığını söylemişlerdi.”
“Bu esasen mültecileri kamuya bilgi verme ve kamuyla iletişim içinde olmaya zorlayan bir sistem. Eğer haklardan yararlanmak istiyorsan gidip nerede olduğunu ispatlaman gerekiyor.”
‘Sayılar konusunda güven tartışması yaratabilir’
2022 sonunda Suriyelilerin sayısının rekor seviye olan 3 milyon 737 bine çıktığını, ama 2023 ve 2024 yılında düzenli olarak azaldığını, bugünkü sayının 31 Aralık 2022’deki sayıdan 634 bin daha az olduğunu belirten Erdoğan, “Bunu açıklamakta güçlük çekiyorum” diyor.
“Suriye’ye dönenlerin sayısı az, başka ülkeye gidenlerin sayısı çok daha az. Ayrıca her yıl yaklaşık 100-120 bin Suriyeli bebek doğuyor. Bugüne kadar Türkiye’de doğan Suriyeli bebek sayısı 900 bini aştı.
“Dahası eğer sözü edilen 720 bin kayıt 4-5 ay sonra silinirse, bir anda Türkiye’deki Suriyeli sayısı 2.4 milyona geriler. Bunun da toplumda sayılar konusunda başka bir güven tartışması yaratacağı açık.”
1169 mahalle yabancıların ikametgah kaydına kapalı
Kayıtlı olduğu şehirden başka bir yerde yaşayan Suriyelilerin gerekçeleri arasında, iş bulma kaygıları da yer alıyor. Suriyeliler bu amaçla genellikle iş bulma imkanlarının daha fazla olduğu büyük şehirlere ve sanayi bölgelerindeki mahallelere göç ediyor. Ancak Suriyelilerin kentlere dengesiz dağılması sorunu, ilk göç hareketinin başladığı 2011 yılına dayanıyor.
Prof. Dr. Erdoğan, Türkiye’nin kotalama sistemiyle şehirler arasında dengeli bir dağılım yapmadığı için bugünlere gelindiğini söylüyor:
“Suriyeliler nereye yerleşeceklerine dair planlamayı tamamen kendileri yaptı ve Türkiye’nin her tarafına çok dengesiz bir şekilde dağıldılar. 2017’de devlet ‘Artık yerinizden hareket edemezsiniz, orada kalacaksınız’ dedi ancak dağılım zaten dengesizdi.”
Haziran 2022’den bu yana Türkiye’de yaklaşık 1169 mahallenin ikametgaha kapalı olduğunu belirten Erdoğan, bu düzenlemenin de mevcut yoğunluğu azaltmaya yetmediğini kaydediyor:
“Kayıt iznine kapatılan bazı mahallelerde yoğunluk hali hazırda yüzde 20’nin çok üzerinde. Yeni geleni engelliyorsun ama orada mevcut yoğunluğu ne yapacaksın? Onu alıp başka yere göndermek olağanüstü zor. Orada bir hayat kurmuşlar, evi işi var. Sen onu alıp başka bir yere gönderdiğinde, bu kez gönderdiğin yer isyan ediyor.”
“Ülke güvenliği açısından çok riskli”
Yerlikaya’nın açıklaması, kamu güvenliği açısından pek çok soruyu da beraberinde getirdi.
BBC Türkçe’ye konuşan Prof. Dr. Nuray Ekşi, 720 bin Suriyelinin kayıtlı oldukları adreslerde bulunamamasını ‘kabul edilemez’ olarak değerlendiriyor.
Etkili bir denetim mekanizmasının işlemediğini belirten Ekşi, “PKK ve diğer terör örgütleriyle mücadele eden bir devlet olarak, nasıl bu kadar rahat hareket edebiliyorsunuz” diye soruyor. Ekşi, mahkemelerdeki kayıt düzeltme davalarından örnek vererek, bazı Suriyelilerin kimlik bilgilerinde dahi şaibeler olduğunu belirtiyor:
“Suriyelilerin Türkiye’deki kayıtları, kendi beyanları üzerine tutuldu. Ben Hasan’ım diye kendisini kaydeden aslında Hasan değil, bu benim eşimdir dediği aslında eşi değil. Bu şekilde Türk mahkemelerinde açılmış kayıt düzeltme davası var.”
“Siz bir kişinin sadece beyanı üzerine kimliğini oluşturuyorsunuz ve sonra kalkıp bu insanların mobilitelerini denetim altında almadığınızı rahat bir şekilde kamuoyu ile paylaşıyorsunuz. Bu ülke güvenliği açısından çok riskli.”
Göçmenlerin Anayasa ve mevzuatlarla belirlenmiş hukuk düzenini tanımaları gerektiğini söyleyen Ekşi’ye göre, göçmenlere yönelik uyum politikaları da bu eksende ilerlemeli.
“Sadece Türkiye’yi değil, Avrupa’nın da güvenliğini etkiler”
Ekşi’ye göre bu alandaki denetimsizlik sadece Türkiye’nin değil, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere tüm dünyanın güvenliği açısından bir tehdit oluşturuyor:
“Türkiye’nin risk altında olması demek, başta Avrupa olmak üzere diğer ülkelerin de risk altında olması demektir. Bu sadece Türkiye’nin kamu düzenini ve güvenliğini bozmaz, Avrupa’ya da sıçrayacaktır.”
“Hem Türkiye’yi hem de Avrupa ülkelerini çok ciddi riskler bekliyor. Çünkü Türkiye, mevcut ekonomik koşullarda bunun altından kalkamaz. Denetim altında olmayan bu kitlelerden çok büyük bir global terör kaynağı yaratılıyor.”
Bakan Yerlikaya: “Daha fazla göçmen olduğunu söylemek akıl tutulması”
Bakan Yerlikaya, düzenli ve düzensiz göçmenlerle ilgili rakamların her cumartesi Göç İdaresi Başkanlığı tarafından açık kaynaklara verildiğini söyleyerek, Türkiye’de bu rakamlardan çok daha fazla göçmen olduğunu söylemenin “akıl tutulması olduğunu” söyledi.
Bakan ayrıca Suriye’nin kuzeyine düzenlenen 3 harekat ve o bölgede oluşturulan güvenli bölge sayesinde potansiyel 4 milyonun üzerinde kişinin Türkiye’ye gelirken durdurulduğunu kaydetti.
Sınırların sensörlü aydınlatma, zırhlı gözetleme aracı, optik kuleler ve termal kameralarla korunduğunu belirten Yerlikaya, 2023’ten beri 202 bin 705 düzensiz göçmenin sınırdan girmesinin engellendiğini söyledi.