- Göç Araştırmaları Vakfı -
- 12 Temmuz 2024
Hamburg, 2012 yılında İslami dinî cemaatlerle iş birliği amacıyla anlaşma imzalayan Almanya’daki ilk eyalet olmuştu. Anlaşmanın sonuçlarına dair iki yıl süren değerlendirme sürecinin ardından eyaleti yöneten koalisyon (SPD ve Yeşiller), iş birliğini sürdürme kararı aldı. Müslüman temsilciler iş birliğinin sürecek olmasından memnun olduklarını açıkladı.
Hamburg, 2012 yılında Alevi toplumunun da dahil olduğu dört dinî cemaat ile anlaşma imzalayan ilk eyalet olmuştu. İmzalanan anlaşmanın sonucunda -Hristiyan kiliseleri ve Yahudi cemaatine benzer şekilde- bu cemaatler; dinî bayramların kutlanması, ibadethane inşa etme ve defin işlemleri gibi konuları dinî kurallara göre düzenleyebiliyor. 2012’deki anlaşmaya imza atan dinî cemaatler şunlardı: Hamburg İslami Cemaatler Konseyi (Schura Hamburg), Hamburg’daki Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB), İslam Kültür Merkezleri Birliği (VIKZ) ve Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF).
Söz konusu anlaşma, geçtiğimiz iki yıl boyunca parlamento tarafından değerlendirildi. Dinî cemaatlerin temsilcileri ve uzmanlarla yapılan görüşmelerin ardından eyaletin senatosu anlaşmanın olumu neticeler getirdiğine kanaat getirdi. Değerlendirme sürecinde kaleme alınan bir rapora göre, anlaşma, şehir ve dinî cemaatler arasındaki iş birliği için iyi bir temel oluşturdu. 10 Temmuz 2024’e gelindiğinde ise Hamburg Eyalet Parlamentosu, SPD ve Yeşiller’in eyalet parlamentosundaki grupları tarafından sözleşme taraflarıyla diyaloğun yoğunlaştırılması lehine verilen bir önergeyi kabul etti.
10 Temmuz’da kabul edilen bu önerge lehine oy kullanan parlamenterler, eyalet senatosunu anlaşmanın ortakları olan dinî cemaatlerle özgürlük ve demokrasinin yanı sıra antisemitizm ve diğer düşmanlık biçimlerine karşı taahhütleri hakkında konuşmaya çağırdı. Kabul edilen önergeye göre, anlaşmanın her on yılda bir yeniden değerlendirilmesi öngörülüyor. SPD’li parlamenter Ekkehard Wysocki, “Dinî topluluklarla yapılan anlaşmalar Hamburg için somut başarılara yol açtı.” sözleriyle kararı değerlendirdi. Wyscoki, Hamburg’un kendine özgü “herkes için din eğitimi” modelini, dinî aşırıcılığın önlenmesine yönelik iş birliğini ve imam eğitimine ilişkin bir diğer sözleşmeyi de bu başarılara örnek olarak gösterdi. Yeşiller’den Michael Gwosdz ise “Hamburg Belediyesi ile dinî cemaatler arasında 2012 yılında imzalanan anlaşmalar, kentimizde eşit katılım ve tanınma için bir kilometre taşıdır.” açıklamasında bulundu.
Schura Hamburg Kararı Memnuniyetle Karşıladı
Schura Hamburg’un Başkan Yardımcısı Özlem Nas, konuyla ilgili IslamiQ’e konuştu ve karardan memnun olduklarını dile getirdi: “Hamburg Eyalet Parlamentosu aldığı olumlu kararla, Hamburg ile İslami dinî cemaatler arasındaki ortaklık temelli iş birliğinin bir bütün olarak toplumsal birliktelik için önemli bir katma değer olduğunu teyit etmiştir.” Nas, bu sözlerine ek olarak, Müslüman karşıtı ırkçılık veya cami cemaatlerinin fiziksel problemleri gibi, Almanya’daki Müslüman yaşamını etkileyen güncel konular ve zorluklar hakkında hâlihazırda devam eden bir diyalog olduğunu belirtti. Nas, eyalet yönetimiyle din eğitimi alanında yapılan iş birliğine benzer bir uygulamanın Almanya’da olmadığını da belirtti.
Nas’a göre bu karar, Hamburg toplumunun önemli bir parçası görülen ve bu perspektifle genel bir şüphecilikle zan altında bırakılmayan Müslümanlara yönelik olumlu tutumun da bir kanıtı niteliğinde: “Ortaklığa dayalı iş birliğinin devamı -aynı zamanda- bölünmeyi, dışlanmayı ve özel muameleyi (Alm. Sonderbehandlung) teşvik etmek isteyenler için önemli bir sinyal ve çeşitlilik içinde, bir arada ve eşitçe yaşamaya karşı çıkan herkese bir reddiyedir.”
CDU: “Anlaşmanın Değerlendirmesini Meclis Yapmamalı”
Eyalette muhalefet konumunda olan CDU’nun bu anlaşmanın askıya alınması için verdiği önerge ise, parlamenterlerin çoğunluğu tarafından reddedildi. Hamburg Eyalet Parlamentosu CDU Grubu Başkanı Dennis Thering, ülke medyasına yaptığı açıklamada, Hamburg’un devlet anlaşmasının bağımsız bilim insanlarından oluşan bir komisyon tarafından yapılacak “gerçek” bir değerlendirmeye tabi tutulmasını talep etti:
“Asıl cevaplanması gereken soru, sözleşmenin tüm taraflarının 2. maddede belirtilen insan onurunun dokunulmazlığı, temel haklar ve hoşgörü değerlerini gerçekten içselleştirip içselleştirmedikleri ve bunlarla yaşayıp yaşamadıkları. Son yıllarda yaşanan olaylar, bazı sözleşme ortaklarının bu değerleri göz ardı etmekle kalmayıp, aynı zamanda aktif olarak bu değerlere karşı çalıştıklarını da göstermiştir.”
Thering, bu sözlerinin ardından, Schura Hamburg ile aşırılık yanlısı gruplar arasında net bir sınırın olmayışını ve Hamburg İslam Merkezi (IZH) ile İran rejimi arasındaki bağlantıları örnek gösterdi. Anayasayı Koruma Dairesi (Verfassungsschutz) tarafından uzun süredir izlenen ve aşırılık yanlısı olarak kategorize edilen IZH, anlaşmaların yaklaşan değerlendirmesi ışığında ve yüksek siyasi baskı nedeniyle ancak 2022 sonunda kurumdan ayrılmıştı.
Diğer Eyaletlerde Devlet Anlaşması Var mı?
Hamburg’un İslami cemaatlerle bu anlaşmayı imzalanmasının ardından Aşağı Saksonya ve Rheinland-Pfalz eyaletleri de Müslüman topluluklarla müzakerelere başlasa da bu girişimler sekteye uğramıştı. Görüşmeler ilk etapta durdurulmuştu. Ancak daha sonra Rheinland-Pfalz eyaleti Nisan 2020’de, Koblenz Üniversitesinde İslam teolojisi alanında öğretmenlik bölümünün kurulmasını da içeren bir “hedef anlaşması” ile bu konuda yeni bir girişim başlatmıştı.
Kaynak: Perspetif.eu (https://perspektif.eu/2024/07/12/hamburgdaki-devlet-anlasmasinin-akibeti-belli-oldu/)